Katliamda İran Şüphesi

 

Paris katliamında Türkiye’nin işbirliği önerisini reddeden Fransız polisine göre, suikastta iran1üçüncü bir ülke istihbaratının izi var. Şüpheli İran. ..Akşam gazetesinde Özkan Tamirak İmzasıyla verilen haberde şunlar ileri sürüldü:“ Fransız polisi, 3 PKK’lı kadının infazını aydınlatmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede kurulan özel Anti Terör birimi, Fransa’daki cezaevlerinde bulunan PKK’lılarla görüşmeye başladı. PKK’lıların, ifadelerinde Türkiye’yi suçladığı öne sürüldü. Ancak polisin, PKK’lıların Türkiye ile ilgili iddialarını dikkate almadığı öğrenildi.

KAMERA ÇALIŞMIYOR

FRANSIZ yasalarına göre o sokakta güvenlik kamerası yoktu. Apartmanı izleyen kameralar da çalışmıyordu. Polisin çalışmasına göre, suikastları iki kişi gerçekleştirdi. Kapılarda şifre olmadığı, içeri dağıtılan kartlarla girildiği öğrenildi.

ÜÇÜNCÜ ÜLKE

FRANSIZ istihbaratının değerlendirmesine göre olayda üçüncü bir ülkenin istihbarat örgütünün parmağı var. İddiaya göre, o ülke Paris’te daha önce suikastlar düzenleyen İran.

Türk polisinin kayıtlarına göre Fransa’da tam 144 kişi Sakine Cansız gibi İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranıyor. Adresleri biliniyor. Ancak Fransa iade için hiçbir girişimde bulunmuyor.

Türkiye’nin teklifine Fransa’dan ret

DERİN suikaste yakın takip… 3 PKK’lı Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in öldürülmesiyle gelişmeleri MİT ve Emniyet İstihbarat birimleri yakından izliyor. Bu kapsamda çalışma başlatan Türk polisi, 3 PKK’lı kadınla ilgili bilgileri içeren üç ayrı dosya hazırladı. Ardından da dosyaları Fransız meslektaşlarına iletti. Ancak polis, hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Fransız yetkililer, Türk istihbaratının işbirliği teklifini reddetti. İki ülke arasındaki istihbarat paylaşımı sonlandırıldı. Polis, Fransa’daki gelişmeleri şimdi uzaktan izlemek zorunda kalacak.

İSTİHBARAT birimlerinin değerlendirmesine göre, Sakine Cansız hem Fransız hem de Alman istihbaratı ile yakın ilişkideydi. Yine Fidan Doğan ve Leyla Söylemez de yakından tanınıyor. Her ikisi de daha önce Fransız polisi tarafından 4’er kez gözaltına alınmış, sorgularının ardından serbest bırakılmışlar.“

Kaynak: rizgari.com 14 Ocak 2013

Kürtçe İfade Vermek İstiyorsan Kürt Olduğunu Belgele!

Hakkında açılan bir soruşturma kapsamında Mardin Emniyet Müdürlüğü’ne ifade vermeye yetergiden BDP Mardin İl Eş Başkanvekili Şaban Karakaş, Kürtçe ifade verme talebinde bulunması üzerine polislerin hakaretine maruz kaldığını dile getirdi. Karakaş’tan Kürtçe ifade verebilmesi için Kürt olduğunu ispatlayan belge ibraz etmesi istendi.

Mardin’in Nusaybin ilçesinde 22 Ekim 2012 tarihinde PKK ve PAJK’lı tutsakların 12 Eylül’de başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine destek vermek amacıyla ilçe merkezinde yapılan basın açıklamasına soruşturma açıldı. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma kapsamında BDP Mardin İl Eş Başkanvekili Şaban Karakaş’ın Mardin İl Emniyet Müdürlüğü’ne gelerek ifade vermesi istendi. Emniyet’te ifade veren Karakaş, hakkında 22 Ekim 2012 tarihinde Nusaybin’de yapılan açıklamada “Örgüt propagandası yapmak” ve “Örgütü övmek” iddiaları ile soruşturma açıldığını öğrendi. Emniyet Müdürlüğü’nde ifade vermesi istenen Karakaş, Kürtçe ifade vermek istediğini belirtti.

İddiaya göre, Mardin Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi’nde yetkili bir polis Karakaş’a “Anadilin olduğunu iddia ettiğin Kürtçe ifade vermek istiyorsan önce Kürt olduğunu ispatla” dedi. Anadilinde ifade verme isteğinin engellenmesinin ardından, polislerin sert tepkilerine maruz kaldığını anlatan Karakaş, “Hakkımda şimdiye kadar 19 dava açıldı ve açılan tüm davalarda mahkemede Kürtçe ifade verdim. İlk kez böyle bir hakarete maruz kaldım. Kürtçe ifade vermekte ısrar ettim. Daha sonra polisler beni gözaltına almakla tehdit ettiler” dedi.

KÜRT OLDUĞUNU İSPAT EDEMEMİŞ!

Karakaş’ın Kürtçe ifade verme istemi Emniyet Müdürlüğü’nün tutanağına şu şekilde geçirildi: “Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülmekte olan 2012/2580 sayılı soruşturma kapsamında şüpheli olarak ifadesi alınmak üzere, Mehmet Şaban Karakaş’a sorulduğunda, anadili olduğunu iddia ettiği Kürtçe dilinde ifade vermek istedi.

Kendisine ‘Kürtçe dilinin anadili olup olmadığını ibraz etmesi istendiğinde, herhangi bir belge ibraz edemeyeceğini’ beyan etmesi üzerine, Mardin Talimat Savcısı Özden Hacıoğlu aranarak, bilgi verildi.

Söz konusu durum ile ilgili tutanak tanzim edilerek, ifadenin Kürtçe dilinde alınamayacağının şahsa bildirilmesi talimatı alınmış olup söz konusu ifade ile ilgili şüpheli Mehmet Şaban Karakaş’ın Türkçe bildiği halde, Kürtçe olarak ifade vermekte ısrar etmesi üzerine herhangi bir ifade alma işleminin gerçekleştirilmediğine dair iş bu tutanak tarafımızdan tanzim edilerek birlikte imza altına alınmıştır.”

Kaynak: ajansafirat.net 13 Ocak 2013

Paris’teki En Büyük Kürt Yürüyüşü

Üç Kürt kadın siyasetçinin katledildiği toplu infazın ardından Paris, bugüne kadarkiparis en büyük Kürt gösterisine tanıklık etti. Onbinlerce kişinin katıldığı eylem aynı zamanda, Kürtlerle dayanışmanın da en güçlü örneklerinden biri oldu.

9 Ocak günü PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcilerinden Fidan Doğan ile gençlik hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in Kürdistan Enformasyon Merkezi’nde katledilmesi ardından Cumartesi günü Paris’te dev bir gösteri gerçekleşti.

Gare de l’Est meydanında başlayan ve Colonel Fabien’e kadar süren yürüyüşe Almanya, Hollanda, İsviçre, Belçika ve Avrupa’nın birçok ülkesinden katılımlar oldu. Yürüyüş özellikle duygu boyutunda Kürtler arası birliğe işaret ederken, aynı zamanda ezilen halkların dayanışması ve kadınlar arası dayanışmanın da fotoğrafını sundu.

Türkiyeli sol örgüt ve dernekler yoğun bir katılım gösterdi ve mesajlarını sundu. Katliam geniş bir şekilde kınanırken, Paris Tamillerden Filipinlere ve Kolombiya’ya kadar ezilen halk ve sınıfların dayanışmasına tanıklık etti.

Onbinlerce kişinin katıldığı yürüyüş, bugüne kadar Paris’te yapılan en yüksek katılımlı yürüyüş oldu. Yine, Fransa’da Kürtlerle dayanışmanın da en güçlü dile getirildiği bir platform oldu.

Eyleme 50 dolayında kadın örgütü katılarak destek verirken, ayrıca aralarında Irkçılığa Karşı Halkların Dostluğu Hareketi (MRAP) ve İnsan Hakları Ligi’nin de yer aldığı çok sayıda sivil toplum örgütü de katıldı.

Fransız Komünist Partisi eyleme tam kadro katıldı ve güçlü mesajlar verdi. Fransa Komünist Parti (PCF) uluslararası ilişkiler sorumlusu Jacques Fath, partisi adına yaptığı coşkulu konuşmasında “Yenilen bir halk olmaz” diyerek “Öcalan’a özgürlük” sloganını defalarca attı. Fath, “Sizin mücadeleniz bizim mücadelemizdir” diyerek nokta koydu.

Yeşillerden Montreuil Belediye Başkanı, Avrupa Parlamenteri Marie-Christine Vergiat, Kürdistan-Korsika Derneği yöneticisi Dominique Torre, Sosyalist Parti’den Creil Belediyesi gençlikten sorumlu başkan vekili Meral Jajan, senatör Michel Billout, Barış Hareketi temsilcisi ve daha bir çok isim yürüyüşte hazır bulundu.

Başta MLKP ve MKP olmak üzere Türkiyeli sol organizasyonlar Kürtlerin acısını paylaştı ve “halklar arası dayanışma” mesajı verdi. MKP temsilcisi sahnedeki konuşmasında “Biz MKP olarak değerli dostlarımızın acısını yüreğimizde taşıyoruz” dedi.

Ayrıca Türkiye İhtilalci Komünister Birliği (TİKB)’nin senpatizanları da Avrupa’nın dört bir yanından gelerek yürüyüşe katıldı. Yürüyeş Alevi örgütlerinden büyük destek gördü. Yürüyüşe katılan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Öker de bir konuşma yaptı.

Yürüyüş Mezopotamya halklarının en güçlü bir şekilde ifade edildiği eylemlerden biri olarak da dikkat çekiyor. Asuri-Keldaniler, Paris’in başta Villiers-le-Bel banliyösünde olmak üzere kepenklerini kapatarak eylemle katıldı. Fransa Ermeni Enstitüsü’nden Antoine Badiane, Kürtlerin Ermeni soykırımını kabul ilk kabul edenler arasında olduğuna dikkat çekerken, BDP’li belediyelerin Mezopotamya’nın diğer halkları için gösterdiği hoşgörü ve faaliyetlerine işaret etti. Badian, Türkiye’nin “şeytanlaştırmaya çalıştığı” Kürtlerin “işte böyle bir halk” olduğunu ifade ederek, kimsenin haklarını almasına engel olamayacağını söyledi.

Paris’te infazın faillerinin bir an önce bulunması ve hesap sorulmasının istendiği eylem Kürt siyasi camiası açısından da en geniş katılımlı eylemlerden biri oldu. BDP Eş Genel Başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, milletvekili ve Sakharov ödüllü Leyla Zana, Kongra Gel Başkanı Remzi Kartal, KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, KNK Başkanı Tahir Kemalizade, Ezidi ve Alevi örgütleri yöneticileri, İslami hareket, Kürdistan Komünist Partisi göze çarpan katılımcılar arasındaydı.

Aysel Tuğluk yaptığı konuşmada “Bu arkadaşlarımız özgürlüğe yürüyüşün özgür kadın olmanın halkının mücadelesini yürütme inadıydı, isyandı, direnişti, mücadeleydi bu arkadaşlarımız” dedi ve şöyle devam etti: “Sakine cansız dersimin onurlu bir kızıydı yürekli bir kızıydı. O caniler o katiller bilsinler ki onları öldüremediler. Onlar yüreklerimize gömüldüler. Onlar mücadele bayrağını milyonlar taşıyacak. Kürt kadınları onların bayrağını özgürlüğe taşıyacak. Sevinmesinler, Kürt kadınları özgürlüğe ulaşıncaya kadar taşıyacak bizler taşıyacağız.

Buradan Fransa devletine bir an önce katilleri açığa çıkartmak durumundasınız. Aksi takdirde zan altında kalırsınız. Mücadelemizle direnişimizle bu katillerden arkasındaki güçlerden mutlaka hesap sorulacaktır. Onlara layık olmanın bir tek yolu var direnmek direnmek direnmek! Tüm Kürdistan halkını bu şehitlerimiz şahsında mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz direnişi büyütmeye çağırıyorum.” Aysel Tuğluk’un “Jin Jiyan Azadi” sloganına kitle hep bir ağızdan eşlik etti.

Leyla Zana konuşmasında her Kürdün kendi ruhunda, bilincinde birliği sağladığına işaret ederken, hayatını kaybeden Kürt kadınları için “Siz her zaman zihnimizde, mücadelemizde yaşayacaksınız” diye belirtti. Zana “Kürtler 21. Yüzyılda özgür olacak (…) Özgürlük halkların olacak, özgürlük Kürt halkının olacak” ifadesini kullanırken, Kürtlerin maruz kaldığı bu katliamlardan dolayı Avrupa Birliği’nin sorumluluğunu hatırlaması gerektiğini vurguladı.

Kadın hareketinden Sakine Karakoçan, “Bizden korktukları için bu katliamları yapıyorlar” şeklinde konuştu. Bu katliamlarla Kürtlerin teslim alınamayacağının altını çizen Karakoçan, “Biz Kürt kadınları olarak bu cinayetin, bu katliamın aydınlatılmasını istiyoruz” mesajını verdi.

Remzi Kartal, sözlerine “Başkan Apo’nun, Kürt halkının, gerillanın başı sağolsun” diyerek başladı. İnfazları “karanlık bir katliam” olarak tanımlayan Kartal, Kürtlere karşı bugüne kadar yapılan senaryo ve komploların boşa çıkarıldığını, bunun da tutmayacağını söyledi. Kartal özellikle şu vurguyu yaptı: “Bu katliam kim terörist kim mazlum gösteriyor.”

Fransa hükümeti ve AB’ye seslenen Kartal, Kürtlere yönelik siyasetlerinin değiştirilmesini ve PKK’nin terörist örgütler listesinden çıkarılmasını istedi. Kartal, “Bu olay Kürtlerin terör kurbanı olduğunu açıkça gösteriyor” diye belirtti.

Miting alanında kurulan sahnede Sakine Cansız’ın kardeşi Metin Cansız, Fidan Doğan’ın babası Hasan Doğan ve Leyla Şaylemez’in kızkardeşi de birer konuşma yaptı. Fidan’ın babası Fransa’daki sosyalist iktidara seslenerek, “Hani barış ülkesiydiniz, hani sosyalistler iktidardaydı. Sosyalistlerin iktidarında üç insanı kurşuna dizdiler, sizlere yazıklar olsun” dedi.

Şaylemez’in kızkardeşi ise “Sizlere inat Kürdistan’ı kuracağız” diyerek Kürtlere zulüm yapanlara seslendi.

Kaynak: gelawej.net 13 Ocak 2013

PKK’den Suikastle İlgili Açıklama

PKK Yürütme Komitesi; ‘Süreci baltalamaya dönük suikasttır’PKK’den Parispkk suikastıyla ilgili açıklama: “Katliamın, Apo’nun başlattığı yeni çözüm sürecini baltalamaya dönük olduğu aşikârdır.”

Paris’te üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesi konusunda PKK bir açıklama yapıldı. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) internet sitesinde yayınlanan açıklamada, “Bu katliamın, Apo’nun başlattığı yeni çözüm sürecini baltalamaya dönük olduğu aşikârdır. Böylesi önemli bir süreçte yapılan bu katliamda başta Sakine yoldaşımız olmak üzere Fidan ve Leyla yoldaşlar bilinçli olarak seçilmişlerdir” denildi.

PKK kurucularından Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in 9 Ocak’ta Paris’teki Kürdistan Enformasyon Merkesi’ne gelen kişi veya kişilerce öldürülmesi konusunda PKK Yürütme Komitesi tarafından yapılan açıklama şöyle:

“Partimiz PKK’nin en seçkin militanlarından ve partimizin kurucu üyesi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez yoldaşlarımızın 9 Ocak 2013’ de Fransa’nın başkenti Paris’te Kürdistan Enformasyon Merkezi’nde hunharca katledilmelerini nefretle kınıyoruz.

“Uluslararası güçlerin ve Türk gladyosunun ortaklaşa ve profesyonel bir tarzda planlayıp gerçekleştirdikleri bu katliamın, Apo’nun başlattığı yeni çözüm sürecini baltalamaya dönük olduğu aşikârdır. Böylesi önemli bir süreçte yapılan bu katliamda başta Sakine yoldaşımız olmak üzere Fidan ve Leyla yoldaşlar bilinçli olarak seçilmişlerdir.

“Bu insanlık dışı katliamla AKP yetkileri, sözcüleri ve yandaş medyasının ortaya attığı iftira ve karalama söylemlerinin bu katliamın karanlık faillerini gizleme ve hedef şaşırtmaya dönük beyhude çabalar olduğu açıktır.

“Bu katliam tüm boyutlarıyla ortaya çıkartılıp failleri bulunup yargılanıncaya kadar, Fransa devleti ve hükümeti sorumluluk altındadır. Paris’in merkezinde ve en işlek caddesinde gün ortasında böylesi vahşi bir saldırının uluslararası istihbarat güçlerin ve devletlerin desteği olmadan gerçekleştirilmiş olması mümkün değildir. Bu katliam, uluslararası komplocu güçlerin başta Abdullah Öcalan olmak üzere, Kürdistan halkına ve kurumlarına dönük gerçekleşen tutuklamaların ve hareketimizi kriminalize eden uygulamaların son bir halkası olmaktadır.

“Şu iyi bilinmelidir ki, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da bu katliamı gerçekleştiren güçler hiçbir biçimde kirli amaçlarına ulaşamayacaklarıdır.”

Kaynak: newededersim.com 13 Ocak 2013

Tuğluk: Kesinlikle Pkk İçi İnfaz Değil

Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, Paris’e hareketinden önce 3 PKK’lininaysel-tugluk öldürülmesiyle ilgili açıklamalar yaptı.

Tuğluk, ”3 kadın Kürt siyasetçinin Paris’in ortasında, çok işlek bir yerde suikasta kurban gitmesinin gerçekten son derece üzüntü verici ve manidar bir olay” olduğunu ifade ederek, ”Bunun, Kürt meselesiyle ilgili olduğu kesin, her 3′ü de Kürt siyasetinde önemli konumda olan insanlar” ifadesini kullandı.

Olayın açığa çıkartılmasında Fransa hükümetine çok büyük görev düştüğünü, soruşturma sonunda sadece katillerin değil, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden yana olanların da açığa çıkacağını dile getiren Tuğluk, aksi takdirde Fransa hükümetinin Kürtler nezdinde zan altında kalacağını kaydetti.

Türkiye’nin de olayla ilgili soruşturma başlatması gerektiğini ifade eden Tuğluk, şöyle konuştu:

”Bu provokasyonu Türkiye’deki derin güçler mi yaptı, uluslararası boyutları var mı? Çünkü Kürt meselesi çok bölgesel bir mesele, çok dengenin, çok gücün işin içinde olduğu bir mesele. Bazı güç odakları Türkiye’nin, hani Kürt meselesini çözmüş güçlü bir Türkiye’nin olmasını istemiyor da olabilirler. Bunlarla da bağlantılı bir cinayet olabilir. Dolayısıyla bu cinayetin açıklanması, katillerinin arkasındaki güçlerin kim olduğunun açığa çıkması Kürt sorununda çözüme katkı sunacaktır.

‘PEK ÇOK GÜÇ İŞİN İÇERİSİNE GİRECEK’

Her zaman Türkler ve Kürtler konuşmaya başladığımızda bu tür provokasyonlar devreye giriyor ve sürecin ilerlemesini engellemeye çalışıyor. Barışı konuşmaya başladığımız, çözüm umutlarının biraz arttığı böyle bir süreçte bu cinayetlerin işlenmesi ilginç. Bütün bunlara rağmen barış ve çözüm arayışımızı daha güçlü yürütmeliyiz, bu provokasyonlara gelinmemeli. Bu tür süreçlerde her zaman bu tür olaylar yaşanabilir. Daha kararlı, iradeli, çözüm endeksli bir süreci ilerletmek gerekiyor. Bu sorunu çözmedikçe, inanın pek çok güç bu işin içerisine girecek. Biz çözmek istesek bile Türkler ve Kürtler barışmak isteseler bile bazı güçler bunu engelleme çalışacaklar, bunu her zaman ifade ediyorlar.”

‘PKK BÖYLE BİR CİNAYETİ İŞLEYECEK ÖRGÜT DEĞİL’

Bir gazetecinin ”Kapının zorlanmadığı, katilin tanıdık olabileceği yönünde açıklamalar var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz ” sorusuna, ”Bu iddialar gerçekten çok yanlış, şimdi bunun PKK içi infaz olabileceğine dair şeyler kesinlikle doğru değil. PKK, böyle bir cinayeti işleyebilecek bir örgüt de değil diye düşünüyorum, zaten bunu reddettiler. Bütün bunları ortadan kaldırmanın yolu, bu cinayetin açığa çıkartılmasıdır. Cinayet aydınlatıldığında her şey açığa çıkacak. Bunu PKK’nin yapmadığına kesin inanıyoruz. Kendileri de bunun bu süreçte işlenmesinin manidar olduğunu ifade etti. Kişisel görüşlerim, Türkiye’deki derin güçlerin hala var olduğunu düşünüyorum. Barış sürecini sabote etmek üzere yapılmış bir eylem gibi gözüküyor” diye konuştu.

‘KİTLESEL ANMA YAPILACAK’

Milletvekili Tuğluk, cenaze törenlerine ilişkin soru üzerine, ”Yarın Paris’te kitlesel bir anma yapılacak, daha sonra karar verilecek, Türkiye’ye mi gelecek, orada mı defnedileceği konusu henüz net değil” dedi.

Kaynak: yuksekovahaber.com 11 Ocak 2013

PKK: Katliamcılar Kirli Amaçlarına Ulaşamayacaklardır

PKK’nin kurucu üyesi Sakine Cansız ile Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in Paris’teSakine-Cansiz hunharca katledilmesini kınayan PKK, “Uluslararası güçlerin ve Türk gladiyosunun ortaklaşa ve profesyonel bir tarzda planlayıp gerçekleştirdikleri bu katliamın, Reber Apo’nun başlattığı yeni çözüm sürecini baltalamaya dönük olduğu aşikârdır” dedi.

PKK, katliamı gerçekleştiren güçlerin hiçbir biçimde kirli amaçlarına ulaşamayacaklarını kaydetti.

PKK Yürütme Komitesi, Paris’te 9 Ocak günü üç Kürt kadın siyasetçinin katledildiği saldırıyla ilgili açıklamada bulundu. Katliamın “Uluslararası güçlerin ve Türk gladiyosunun ortaklaşa ve profesyonel bir tarzda planlayıp gerçekleştirdikleri” bir katliam olduğu belirtilen açıklamada, hesabının mutlak sorulacağı vurgulandı.

PKK Yürütme Komitesi’nin yaptığı açıklama şöyle:

“Partimiz PKK’nin en seçkin militanlarından ve partimizin kurucu üyesi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez yoldaşlarımızın 9 Ocak 2013’ de Fransa’nın başkenti Paris de, Kürdistan Enformasyon Merkezinde hunharca katledilmelerini nefretle kınıyor, bu değerli yoldaşlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyor, anılarına bağlılık gereği mücadelemizi daha da büyüterek geliştireceğimize dair sözümüzü yineliyoruz.

‘BOYUN EĞMEZ VE ABİDELEŞEN ÜÇ BÜYÜK İNSAN!’

Uluslararası güçlerin ve Türk gladioysunun ortaklaşa ve profesyonel bir tarzda planlayıp gerçekleştirdikleri bu katliamın, Reber Apo’nun başlattığı yeni çözüm sürecini baltalamaya dönük olduğu aşikârdır. Böylesi önemli bir süreçte yapılan bu katliamda başta Sakine yoldaşımız olmak üzere Fidan ve Leyla yoldaşlar bilinçli olarak seçilmişlerdir. Sara, Rojbin ve Ronahi! Özgür kadın hareketinin üç onurlu üyesi ve özgür kadın hareketimizin iradesi! boyun eğmez ve abideleşen üç büyük insan! Partimiz, Kürdistan halkı ve Önderlik çizgisinde özgürlüğüne kilitlenmiş soylu Kürt kadını bu lanetli katliamı asla unutmayacak ve mutlaka hesap soracaktır.

‘İFTİRA VE KARALAMALAR HEDEF ŞAŞIRTMAYA DÖNÜK BEYHUDE ÇABALARDIR’

Partimiz PKK, çıkışından günümüze kadar birçok alanda büyük komplo ve katliamlarla mücadele edip bugünlere ulaşmıştır. Bu insanlık dışı katliamla hedeflenen, Sakine Cansız yoldaşımızın öncülüğünde ve mücadele çizgisinde örgütlenen kadın Hareketimiz, yine partimiz PKK’nin ideolojisi ve mücadeledeki direniş çizgisi olmuştur. Ancak bu iyi bilinmelidir ki, bu tür katliam ve provokasyonlarla özgürlük Hareketimiz ve halkımız asla sindirilemeyecektir. Daha olay çok taze iken, AKP yetkileri, sözcüleri ve yandaş medyasının ortaya attığı iftira ve karalama söylemlerinin bu hunharca katliamın karanlık faillerini gizleme ve hedef şaşırtmaya dönük beyhude çabalar olduğu açıktır.

‘FRANSA DEVLETİ SORUMLULUK ALTINDADIR’

Bu katliam tüm boyutlarıyla ortaya çıkartılıp, failleri bulunup yargılanıncaya kadar, Fransa devleti ve hükümeti sorumluluk altındadır. Paris’in merkezinde ve en işlek caddesin de gün ortasında böylesi vahşi bir saldırının uluslararası istihbarat güçlerin ve devletlerin desteği olmadan gerçekleştirilmiş olması mümkün değildir. Bu katliam, uluslararası komplocu güçlerin başta Önderliğimiz olmak üzere, Kürdistan halkına ve kurumlarına dönük gerçekleşen tutuklamaların ve hareketimizi kriminalize eden uygulamaların son bir halkası olmaktadır.

‘KATLİAMCILAR KİRLİ AMAÇLARINA ULAŞAMAYACAKLAR’

Şu iyi bilinmelidir ki, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonrada bu katliamı gerçekleştiren güçler hiçbir biçimde kirli amaçlarına ulaşamayacaklarıdır. Partimiz PKK, bu değerli militanlarının anısına özgürlük mücadelesini daha da yükselterek, Kürdistan halkının ve önder Apo’nun özgürlüğünü gerçekleştirene kadar bu kutsal davadan vazgeçmeyecektir. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez yoldaşların mücadele tarzlarını ve kararlılıklarını esas alarak, başta kadın Hareketimiz olmak üzere tüm yoldaşlar büyük bir fedai ruhla özgürlük mücadelesini yükseltecek ve yoldaşlarımızın anılarını zaferle taçlandıracaktır.

CENAZELERE SAHİP ÇIKILMASI İSTENDİ

Yurtsever Kürdistan halkını, özgürlükten yana olan direngen tüm Kürt kadınlarını, Kürdistan gençliğini ve halkımızın dostlarını; tüm devrimci, demokrat ve sosyalist güçleri, bu aşağılık katliama karşı demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükselterek, şehit yoldaşlarımızın cenazelerini güçlü sahiplenmeye çağırıyoruz.”

Kaynak: Firatnews.com 11 Ocak 2013

Almanya’daki Fransız Temsilciliklerine Siyah Çelenk

Paris’te PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan vekürtler. Leyla Söylemez’in katledilmesine tepkileri sürüyor.

Almanya’da yaşayan Kürdistan’lılar bugün saat 11′de eşzamanlı bir eylem ile Almanya’da Berlin’de bulunan Fransız Büyükelçiliğin yanı sıra Münich, Stuttgart, Saarbrücken, Frankfurt, Düsseldorf, Bremen, Hamburg Konsolosluklarına siyah çelenk bırakacaklar.

Siyah çelenklerin yanı sıra, her konsolosa, Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM), Kürtlerin Kamuoyu Çalışmaları Merkezi (CIVAKA AZAD), Kadın Barış Bürosu (CENİ), Kürt Akademisyenler Ağı (KURD-AKAD), Kürdistan Öğrenciler Birliği (YXK) ve Kürdistan Enformasyon Merkezi’nin (ISKU) ortaklaşa yazdıkları “Kürt siyasetçilere yönelik katliamı açığa çıkarmaya çağırıyoruz” başlıklı Fransa’nın Berlin Büyükelçisi Maurice Gourdault-Montagne’ yönelik yazılan açık mektubu sunacaklar.

Fransa’nın Berlin Büyükelçisi Maurice Gourdault-Montagne’ye yazılan açık mektupta Paris’te yaşanan katliam ve Fıransa’nın Kürt politikasınan yönelik sorulara cevap istenecek. Mektup gün içerisinde kamuoyuna açıklanacak.

Kaynak: ajansafirat.net 11 Ocak 2013

Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, Sterk Tv’nin Yayınına Katıldı.

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ve BDP Eşbaşkanı Selahattinselahattin-demirtas-gulten-kisanak Demirtaş Sterk Tv’nin yayınına katıldı.

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, “Kesinlikle görüşmelerin açık olması lazım. Yani, kamuoyunun bu müzakerelerin yürütüldüğünü bilmesi lazım.

Arkasında siyasi iradenin olması lazım. Müzakereyi yürüten heyetlerin netleşmesi lazım. Açık kamuoyunun bunu bilmesi lazım. Kamuoyuna bilgi vere vere bu sürecin işletilmesi lazım. Sürecin ilerlemesi için güven verecek adımların atılması lazım.” dedi.

Bölge barışını değerlendiren BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da, “Sayın Talabani ve Sayın Barzani de barışçıl bir sürecin gelişmesi için hazır olduklarını, bu konuda görev almaya hazır olduklarını çeşitli vesilelerle kamuoyuna açıklamışlardı.” diye konuştu.

 Kaynak: sondakika.com 05 Ocak 2013

Temas ve Diyalog Grubu; Son Süreci Olumlu Buluyoruz

Temas ve Diyalog Grubu, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüştü. GörüşmeninTEMAS-VE-DİYALOG-GRUBU ardından açıklama yapan GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, son süreci olumlu bulduklarını söyledi.

Kürt sorununun çözümü için oluşturulan ve aralarında gazeteci Cengiz Çandar, Güneydoğu Sanayi ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, işadamı Osman Kavala ve akademisyen Mithat Sancar gibi isimlerin de bulunduğu Temas ve Diyalog Grubu, Adalet Bakanı Ergin’in bakanlıkta ziyaret etti.

Ziyaretin ardından Temas ve Diyalog Grubu üyeleri Adalet Bakanlığı’ndan ayrılırken gazetecilere açıklamalarda bulundu. GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, Türkiye’nin çok önemli bir süreçten geçtiğini belirterek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile daha önceden planlanmış bir görüşmelerinin olduğunu ifade etti.

Görüşmenin bugün gerçekleştiğini kaydeden Bedirharoğlu, “Bu son gelişmeler ışığında Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüş alışverişinde bulunduk. Adalet Bakanı bu türden görüşmeleri önemsediğini, bu türden girişimleri ve heyetleri önemsediğini, bizlerde en azından bu son süreçte başlayan süreci önemli bulduğumuzu, bu sürece zaten daha başlangıcından itibaren destek ve katkı gayreti içinde olduğumuzu ifade ettik. Sonuçta görüşme bu seyri içerisinde bitti” dedi.

‘Türkiye açısından kritik bir süreç’

Ergin, heyetlerin katkılarını beklediğini ifade ettiğini söyleyen Bedirhanoğlu, “Bakan Ergin, hükümetin de bu sürecin olumluya dönmesi ve olumlu konusunda bir mecrada ilerleme konusunda herkesin çaba göstermesi gerektiğini ifade etti. Bizde bu konuda son sürece önemli buluyoruz. Toplumun tüm kesimleri bu sürecin olumlu noktalanması konusunda katkı sağlamasını bizde sizin aracılığınız ile ifade etmek istiyoruz” diye konuştu.

Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Bediharoğlu, bir gazetecinin somut taleplerin olup olmadığını ve Öcalan’a gitmek gibi bir taleplerinin olup olmadığını sorması üzerine, “Bizim böyle bir talebimiz olmadı. Bu süreci en azından, daha sürecin doğru ilerlemesi bakımından herkesin katkı sunması gerektiği ifade edildi.

Toplumun hem anamuhalefet partisinin hem de diğer sivil toplum örgütlerinin gerçekten katkı sunması gerekiyor. Türkiye açısından önemli bir süreç, medyanın bunu iyi görmesi gerekiyor. Türkiye açışından kritik bir süreç. Biz heyet olarak bu süreci olumlu bulduğumuzu ve her türlü katkıyı verdiğimizi ve vereceğimizi buradan ifade etmek istiyoruz” diye konuştu.

Bir başka gazetecinin somut bir haritalarının olup olmadığını sorması üzerine ise Bedirhanoğlu, “Hükümetin zaten izlediği bir yol haritası var” diye konuştu. Yol haritalarının paylaşılıp paylaşılmadığının sorulması üzerine de Bedirhanoğlu, “Bazılarını sohbet etme imkanı oldu. Ama bir çerçeve görüşmesi oldu. Tabii ki hükümetinin yaptığı tüm görüşmeler ile bu görüşme yansıması beklenemez” şeklinde konuştu.

Heyette bulunan gazeteci Cengiz Çandar’a, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile yapılan görüşmenin kendisinden geldiği yönünde bilgilerin olduğunun sorulması üzerine, “Benden gelmedi. Çok önceden ayarlanan bir görüşmeydi. Bu son gelişmelerden yani İmralı ile yapılan temaslardan çok öncesinde ve o bilinmeden yürütülen bir talepti. Randevu bugüne verilmişti. Araya İmralı görüşmelerinin gelişmesi sığdı. Dolayısıyla bugün adı üstünde Temas ve Diyalog Grubunun, şuanda hem temas var hem de diyalog var. Bu kurulma amacına uyan bir gelişme olunca haliyle İmralı’yla ilgili son gelişmeler konuşuldu. Ama randevu daha önceden alınmıştı. Bu İmralı’yla görüşme bilgisi kamuoyuna aktarılmadan önceden alınmıştı. Ayrıca görüşme talebi İsmail Bedirhanoğlu’ndan geldi. Heyet adına ve grup adına” dedi.

 Kaynak: yuksekovahaber.com 05 Ocak 2013

Demirtaş: ‘Somut Adımlar Bekliyoruz’

Demirtaş, Başbakan’ın açıklamalarını olumluyarak şunları söyledi: Başbakan’ınselahattin-demirtas1 “İmralı’da görüşmeler oluyor, olacak” demesi kesinlikle olumlu bir şey.

Radikal gazetesinden Rıfat Başaran’a konuşan Demirtaş, Başbakan’ın açıklamalarını  olumluyarak şunları söyledi:

Başbakan’ın “İmralı’da görüşmeler oluyor, olacak” demesi kesinlikle olumlu bir şey.İleri bir adım. Bizim de ısrarla üstünde durduğumuz konulardan biriydi bu. “Kesinlikle İmralı’da Öcalan’la görüşmeler olmalıdır, kendisinin dışlandığı bir çözüm süreci de mümkün değildir” diyorduk. Bunu dediğimiz için yargılandığımız da oldu, taşlandığımız da, hakarete uğradığımız da… Ama en nihayetinde bu noktaya tekrar gelinmiş olması sevindiricidir, olumludur.

“Hükümetin İmralı ve Oslo deneyimlerinden yeterince faydalanmadığını görüyoruz” diyen  Demirtaş, “Yapılan ilk açıklamalar bunu gösteriyor. Açıklamalarda kullanılan dil ve kavramlar kesinlikle süreci geliştirmeye dönük değil. Görüşmeleri tarifleme biçimi kesinlikle çok sıkıntılı. Amaç ve hedef belirlenirken yapılan tarifler çok sıkıntılı. Bir defa bütün devlet adına bir tane siyasi danışman konuşuyor. Görülmüş bir şey değil. Hükümeti bağlayacak şekilde açıklamaların yapılmasını bekliyoruz.” dedi.

Demirtaş konuşmasına şu sözlerle devam etti:

Bu dil güven vermiyor: “Kullanılan dilin müzakereyi ilerletmeye ve taraflara güven vermeye dönük bir dil olmasını bekliyoruz. Ama güven verici bir dil değil. “Biz PKK ’yı yendik bitirdik, şimdi Öcalan’ı bir enstrüman olarak kullanıyoruz. PKK’ya silah bıraktırmayı tartışıyoruz şu anda” diyor. Bu nasıl bir dil, nasıl bir çözüm, müzakere anlayışıdır? Neden yenme yenilgi üzerine kuruyorsun ki bunu?

Beklenti yüksek olmamalı: Katıldığım tek bir şey var, ‘beklentilerin yüksek olmaması lazım’ diyor. Doğru, beklentilerin yüksek olmaması lazım. Ben herkes için bunu söylüyorum. Hayalleri yüksek olanın hayal kırıklığı da büyük oluyor. Bu aşamada kimsenin büyük derin hayallere girmemesi lazım. Herkesin gerçekçi olması lazım.

Nasıl destek olabiliriz: Görüşmeyi olumlu buluyoruz, desteklemek istiyoruz ama bu sürece müdahil değiliz, içinde değiliz. Bilgimiz dahilinde, desteğimiz dahilinde yürüyen bir süreç değil. Sadece sağlıklı gelişmesi için nasıl destek sunabileceğimizi tartışıyoruz. Sabırlı olmak lazım. Şu anda sürecin tam içinde değiliz diye de yaygara koparıp olabilecek olumlu gelişmeleri engelleyen bir duruş da sergilemek istemiyoruz. Eğer bu süreç derinleşecekse BDP de müdahil olacaktır. Biz bir şekilde BDP’nin sürece dahil olması gerektiğini düşünüyoruz.

Bazı adımlar bekliyoruz: Bütün gelişmeler dikkate alınarak hareket edilmezse süreçler heba edilebilir. Güney Afrika’da 10 yıl sürmüş müzakere. Burada bölgesel gelişmeler çözümü hızlandırmayı dayatıyor. Bu yıl içerisinde bazı somut gelişmeler olmalı ki süreç ilerlesin. Doğru adımlar atılır ve güven verici müzakere süreci işlerse, demokratik yöntemlerle çözüm olabilir. Yeter ki insanlar ölmeden, kan dökülmeden siyasetin çözeceğine ilişkin inanç gelişsin. Bunun için de bu yıl atılması gereken adımlar atılmalı. Mesela, seçim barajı, partilerde liderler sultasının kaldırılması, adayların belirlenmesinde demokratik yol, Hazine yardımı, medya özgürlüğünün gelişmesi gibi adımlar atılmalı.”

 Kaynak: haberdiyarbakir.com 05 Ocak 2013